Çeşme Marina

Çeşmede geçirilen haftasonunun Cumartesi gecesini Çeşme Marina'ya ayırdık...Önce marinayı gezdik ki burası yaklaşık bir ay önce açılmış...Ben çok beğendimmm bi tarafınızda deniz ve tekneler diğer tarafınızda dükkanlar arada restaurantlarla hoş bir yer yapmışlar...Bir avluda sıra sıra dükkanlardan alışveriş yapmanız mümkün...Marinadaki markalar arasında Mudo Marine, Gant, Vakko Cruise, Vakko H20, Calvin Klein Jeans, Mendo’s , Polo Garage, Home Store, Stonerock, Slam, Quiksilver, T-Box, Nike Store, Tabuu, Seasnow Extreme, Shakespeare in Love, Taka Wear, Tuval, Megalov, Henri Lloyd bulmanız mümkün bir şey almasanız bile etrafa bakınarak yürümek bile insana büyük bir zevk veriyor...

Tabi ben yürürken bir dilek ağacı görünce hemen geçtim yanına:)Bu ağaç fikri o kadar hoşuma gitti ki her an bahçedeki bir ağacı gözüme kestirip bööle rengarenk süsleyebilirim:)

Küçük turumuzu bitirdikten sonra acıkan karnımızı doyurmak için  Monk by Babylon'a gittik...Burası tam bir yeme içme ve iyi vakit geçirme yeri...Marina’nın kendi terasına sahip tek yeri… Karşınızda, Çeşme Kalesi duruyor ve siz bu güzel atmosferde yemeğinizi yiyebilir ya da bi şeyler içebilirsiniz...Bir de her akşam canlı müzik var...Mekanın fotoğraflarını kendi sitelerinden buldum malum kendi kameram akşam çekimlerinde çok başarılı diil:)

Yemekler ve servis konusunda pek güzel şeyler söyleyemicem çünkü tatlı dışında pek beğenmedim ben...Bir de servis elemanlarının ukalalıkları beni benden aldı hala sahil şeridindeki yerlerde servis veren insanların neden bu kadar kaba ve kendini beğenmiş olduklarını anlamış diilim bu tarz bi muamele İstanbul ve Ankarada mümkün diil olmaz yapılamaz ama Bodrum ve Çeşmede ne yazıkki insanlar bi canlarından bezmiş durumdalar...Neyse işte akşamın en güzel anı bu tabağın önüme geldiği andır:)

Bizim gittiğimiz akşam Della Miles Band adlı grup sahnedeydi ve gerçekten caz sanatçısına o kadar hayran kaldım ki oturdum sizi de kendimi de bilgilendirmek için hakkında araştırma yaptımmm...

O gece bizi muhteşem sesiyle eğlendiren sanatçının adı Della Miles...Kendisi Texaslı bir caz sanatçısıymış ve 2008 yılından beri müzik piyasasındaymış...Müziğe olan ilk başlangıcını klasik bir hikaye olarak kilise korosunda yapan Della Miles’ın yolu daha sonra Ella Fitzgerald ve Miles Davis’in plaklarıyla tanışmasıyla tamamen değişmiş. sonra ise Micheal Jakcson’dan oldukça etkilenen Texas’lı sanatçı, bu etkileşimin ardından Houston’daki birkaç klüpte sahne almaya başlamış. Bunu Whitney Houston’un konserlerinde destek vokal olarak sahneye çıkması izlemiş. Bu başarılarının ardından prodüktör Barry Rosenthal ile tanışan Miles, çıkış albümü için ilk adımı atmış. Albümün bitmesine günler kala prodüktörün vefat etmesi üzerine hayalleri yıkılan genç sanatçı, daha sonra şarkıcı Müller-Westernhagen’ın dikkatini çekmeyi başarmış.Sanatçıyla beraber turneye çıkan ve ona vokal yapan Della Miles, turne sırasında kendi parçalarını da yazmaya başlamış. Klasik soul müziği caz ile harmanlayan bir yapıya sahip tutkulu parçalarıyla Miles, bu yoğun çalışmanın ilk ürünü olan Simple Days albümünü çıkarmış. Albümdeki parçalarını daha dinlemedim bu postu yayınlar yayınlamaz youtubeda araştırıcam:)

Bu şeker kadının fotoğrafını da çektim ama mekan çok karanlık olduğu için çok başarılı olmamış...Kesinlikle gidilmesi dinlenmesi gereken bir insan kendisiii:)