24 Aralık 2012 Pazartesi

Asansörde 5 Gün

Geçen hafta yine asansördeki yerim pozum sabitti...Bu sefer daha bir hanımhanımcıkmışım onu farkettim...Tercihim etek ve elbiseden yana olmuş...Saçlar deseniz bu aralar genelde açık onlar zaten...İyice uzadılar sevdiğim boya geldiler pek toplamıyorum bir de şu öndeki kahküller azıcık daha uzarsa saçımla ilgili hiçbir şikayetim kalmayacak sanırım:) Yorucu bir haftasonu sonrası herkese çok güzel bir hafta diliyorummm:)






18 Aralık 2012 Salı

Gizzzy Instagram

Bir instagram hastalığıdır gidiyor:) Ben tam bir fanatik olmuş durumdayım içimdeki paylaşma isteğini karşılayan yegane program kendisi...Hem çok pratik hem de çok eğlenceli...Birbirinden farklı fotoğraflara bakmak tanıdığım sevdiğim insanların paylaşımlarını izlemek bana büyük keyif veriyor o yüzden sosyal medya içerisinde en aktif olduğum yer orası tabi...Bazıları blogumu ihmal ettiğimi söylüyor onlara hak vermemek elde değil ama inanın elimden gelen çabayı gösteriyorum hala umudum var eski performansımı yakalamaya yönelik:) Ama gün gün Gizzzy napıomuş diyenleriniz olursa diye instagramı internetten de takip edebilirsiniz haberini veriyim...Aslında bu bayadır var ama ben işte ancak duyurusunu yapabildim:)

İşte buradan benim instagram sayfama ulaşabilirsiniz...

Haftasonu

Günler ne çabuk geçiyor ben yetişemiyorum bu aralar...İki hafta şıp diye geçmiş ben sanki bir önceki haftasonu daha iki gün önceymiş gibi hissediyorum:) Sanırım işlerimin yoğunluğundan beynim haftaiçlerini saymıyor zaten haftasonu dediğin iki gün göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor...

Gelelim geçen haftasonuna...Yani bu değil bir önceki:)
İstanbul'dan çok şeker iki misafirim vardı...Tanırsınız bilirsiniz okursunuz kesin Hürriyet yazarlarından Onur Baştürk ve onun arkadaşı İsmail Polat haftasonu için Ankara'ya gelmişlerdi...Onur Ankara'yı gezip mekanlar ile ilgili bir yazı hazırlayacaktı (16 Aralık'taki yazısını okuyabilirsiniz)...Biz de onu mümkün olduğunca gezdirip tozdurduk...Eğlendirebildiysek ne mutlu bana:)Ben şahsen ikisini de acaip sevdim çok tatlı çok şeker insanlar...Eğlenmeyi bildikleri gibi etraflarındaki insanlara da pozitif enerjilerini bulaştırıyorlar...O yüzden haftasonu bol kahkahalı ve çok eğlenceli geçti benim için...Tekrardan gelsinler yine gezelim:)

Ben haftasonu için deri pantolon, kuru kafalı kazak ve zımbalı Jeffrey Campbell botlarımı giymeyi tercih ettim...Yüksek topuklu olmasına rağmen bu kadar rahat bir ayakkabı olamaz...Arabayı bile çok rahat bir şekilde kullanıyorum düşünün:)




17 Aralık 2012 Pazartesi

LOVE Statue

New York'ta en çok poz vermeyi sevdiğim yerlerden biri trafik ışıkları desem:) Orada durup poz verirken etrafımdan yürüyen telaşlı insanların da o karelere yansıması çok hoşuma gidiyor...


6 Aralık 2012 Perşembe

Özgürlük Anıtı ve Brooklyn Köprüsü

11 Eylül Anıt Park'ından sonra Brooklyn Köprüsü'ne doğru gidelim dedik...Yol üstünde Özgürlük Anıtı'nı da uzaktan da olsa gördük...Hava o sırada o kadar rüzgarlıydı ki fotoğraflarda hep saç baş birbirine girmiş durumda:) Zaten biz New York'tan ayrıldıktan bir gün sonra da şehri sular seller götürüp elektrik kesintileri oldu...Haberlerde nasıl gösterip anlattılarsa Amerika'da New York'ta olduğumuzu bilen herkes bizi merak etmiş ama neyseki biz bir gün ile paçayı kurtardık yoksa New York'ta mahsur kalabilirdik:)
Aslında köprüden karşıya geçip New York'un panaromik görüntüsünü fotoğraflamak istiyorduk ama sisli ve rüzgarlı havada hiç bir anlamı olmayacağını düşünüp sadece Brooklyn köprüsünün yakınındaki küçük dinlenme yerine gittik...Buradaki ahşap şezlonglara ben bayıldım tabi ki...Güneşli havalarda orda amaçsızca yat uyu yani mis gibi:)


4 Aralık 2012 Salı

September 11 Memorial

11 Eylül saldırısında ikiz kuleleri yıkılan New York, bu alanı o sırada hayatını kaybedenler için bir anı yerine dönüştürmüş...Yıkılan kulelerin temellerinin olduğu yerlere iki kocaman havuz yapılmış ve havuzların kenarına da orada hayatını kaybedenlerin isimleri yazılmış...Havuzların tasarımı o kadar güzel ki sanki hayatını kaybedenler oradan sonsuzluğu gitmişler izlenimi verilmiş...Alanı gördüğümde çok duygulandım oradaki bitmez tükenmez isim listesi gerçekliği bir kez daha yaşattı...Ayrıca olaydan sağ kurtulan tek bir ağacı da koruma altına alıp kesmemişler o da ayrıca çok etkiledi beni...İkiz kulelerin yerine de tek bir gökdelen yapılıyor şimdi...İnanılmaz yüksek ve en tepesini görmek isterken arkaya doğru devrilecekmiş gibi oluyorsunuz...Biz gittiğimizde hava kapalı ve sisliydi bina bitince en üst katta çalışacak olanları düşünüp bir daraldım resmen ben   işyerimde 12. kattan bile korkan bir insan olarak:)
















İşte kurtulan ve korunan ağaç...Tek bir canlıya verdikleri önem beni o kadar etkiledi ki...














2 Aralık 2012 Pazar

Spiked Lita

Jeffrey Campbell marka ayakkabılarla aşk yaşadığım doğrudur her bir modeli benim olsun istiyorum:) özellikle çivili olanlar...İşte spiked litalardan ben de pembeli olanı seçtim kendime ve aldığım günden beri ayağımdan çıkarmak istemiyorum...Yüksek topuklu olmasına rağmen kocaman platformu sayesinde son derece rahat olan bu botlar en son favorilerim:) Cumartesi günlük kombinde tayt ile giymeyi tercih ettim ben ve Ankara'da hala güneşli havayı bulmuşken üstüme bir şey almadan çıktım sokaklara:)











1 Aralık 2012 Cumartesi

Central Park

New York gibi karmaşık, telaşlı ve stresli bir şehrin tam göbeğindeki kocaman yemyeşil Central Park burada yaşayanların günlük hayattan kaçış yerleri bence...Keşke Ankara'da da böyle bir park olsa diyorum her gittiğimde...Parka ne zaman gitseniz koşan, yürüyen, spor yapan birilerini görmek mümkün bunun yanında çeşit çeşit tatlı mı tatlı köpecikler de sahipleri ile dolaşıyor oluyor ortalıkta bir de parkın asıl sahipleri sincaplar var ki onlara bayılıyorum...Hele ki eline bir şey alıp yeme halleri var ki nası şeker yaratıklar onlar öyle yaa:)))
Biz de New York'taki yarım günümüzü bu parkta geçirdik...Zaten babam her sabah erkenden kalkıp parkta yürüyüşünü yapıyordu o yüzden o bizim için yürüyüş rotasını önceden çizmişti...Sarı yapraklarla, o yaprakların yeşil çimenlerin üzerine dökülmesi ile New York'ta Central Park'ta sonbaharı ben çok sevdimmm...Parkın ortasındaki büyük göl ve oraya yansıyan şehrin görüntüsüne ise saatlerce bakabilirim sanırım...Ama asıl elime kitabımı alıp o çimenlerin üzerine uzanıp saatlerce orada vakit geçirebilirim...Şimdi şu satırları yazarken bile bir off çekip orda olmak istedim ben yaa:))) Bol yeşilli huzur dolu fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum sizi:)