31 Mayıs 2011 Salı

Trafalgar Square

Trafalgar Square Londra'nın en büyük meydanlarından biri...Ne zaman giderseniz gidin burada bir insan kalabalığı mevcut...Meydanın ortasında kocaman bir havuz var...Havuzun etrafında da oturup dinlenmeniz için yerler...Ama benim gibi enerji patlaması yaşıyorsanız meydandaki anıta da tırmanabilirsiniz pek tabiki:)


Bu arada aklıma gelmişken söyliyim benim Londra'da keşfettiğim bir cafe Pret a Manger...Kesinlikle gidilmeli tavuklu avokadolu sandviçlerinden yenilmeli (ya da herhangi başka bir sandviç)...Çok lezzetli çok sıcak bir ortam...Starbucks tarzı yerleri sevenler için çok güzel bir alternatif olabilir








Turkuaz topuklular

Bugün yine havaya inat renkli giyinmek istedim...Akşamdan bir heves cicilerimi hazırlamıştım bugün giyerim diye sabah bir uyandım ki hava yine yağmurlu yine kasvetli bu sefer hayır dedim değiştirmicem kıyafetlerimi...Çorapları attım ben artık tümden hava yağmurlu da olsa yerler çamurlu da olsa inat ettim giymeyeceğim o çorapları bir daha:) Artık haziran olmuş nedir bu ya yaz gelsin istiyorum ben:)





Dün birascık dolabımı düzeltiyordum ki bu yıldızlı t-shirtümü buldum tabi hemen aklıma turkuaz rengi topuklularım geldi süper bir eşleşme olur diye düşünüp hemen bu ikisini birlikte giyme fikrini hayata geçirdim...Beyaz bir pantalonla çok daha güzel olacağına eminim ama beyaz pantalonlarımı bu havada giymeye acıdım ne yalan söyliyim...






T-shirt: Dorothy Perkins
Pantalon:Yeşim
Ayakkabı: Bershka

Big Ben, London Eye ve Westminster Abbey

St. James Park'ından sonraki durağımız parlemento binalarının, Big Ben'in, Westminster Abbey kilisesinin ve London Eye'ın hepsinin bir arada olduğu bölgeydi...Biz genelde her yere yürüyerek gitmeyi tercih ediyorduk böylelikle etraftaki güzellikleri de görme şansımız oluyordu ama tabiki Londra'da çok gelişmiş çok güzel bir metro hattı var acelesi olanlar ya da yürümekten yorulanlar için birebir...





Ben özellikle bu meydanı çok seviyorum...Her taraftaki tarihi binalar insanı sarmalıyor...Özellikle biz gittiğimizde hava kapalı ve bulutluydu o yüzden binalar iyice bir haşmetli gözüktü sanırım gözüme...Big Ben zaten Londra'nın en bilindik simgelerinden biri...Bu kocaman saat kulesi şehir ile bütünleşmiş hemen hemen tüm turistik dükkanlarda Big Ben'li eşyalar bulabilirsiniz...Big Ben ve kırmızı telefon kulübesini yanyana bulurum da poz vermez miyim hiç?:)









London Eye şehre sonradan inşa edilen kocaman bir dönme dolap ve Avrupa'daki en yüksek dönme dolap...London Eye'a binip şehri seyretmenizi tavsiye ederimm:)






Westminster Abbey ise meşhur kilise:) Biliyorsunuz Kate ve William burada evlendiler...Benim hatırladığım kadarıyla eskiden bu kiliseye girişler ücretsizdi çok emin değilim ama düğünden sonra İngiliz ekonomisine ek gelir elde etmek için girişleri ücretli yapmışlar ve kilisenin önünde deli gibi bir kuyruk vardı:) 



30 Mayıs 2011 Pazartesi

St. James Park

Buckingham Palace'ın hemen yanındaki St. James Parkı'na uğramadan geçmeyin...O kadar güzel bir park ki aklım resmen orada kaldı...Özellikle parkın ortasındaki gölet ve içindeki ördek ve kuğular inanılmaz şekerlerdi...Ördekler insanlara o kadar alışmışlar ki elimizden ekmek bile yediler hatta bir tane obur vardı ki ekmeğe ulaşamayınca hırsından göleti çevreleyen metal parmaklıkları gagalıyordu:)


Bu manzaranın karşısında saatlerce oturabilirim sanırım:)







Parkın London Eye manzarası da var:)


Kocaman kocaman kıpkırmızı gelinciklere hayran kaldık:)

Buckingham Palace

Vee işte Londra'da görülmesi gereken yerler listesinin ilk sıralarında yer alan Buckingham Palace...Kraliçenin sarayında hiçbir değişiklik yok senelerdir hep aynı ama ben her gidişimde her görüşümde tekrar hayran kalıyorum...Kraliçe, kral, prens ve prenses kavramları bizim masallarda okuduğumuz filmlerde gördüğümüz şeyler ama burada bunların hepsi gerçek...O devasa sarayın içinde Kraliçe Elizabeth oturuyor belki yanında Prens Charles ve oğlu William ile taze gelin Kate beş çayını içiyorlar...Harry akşamdan kalma dağınık saçları ile gelip bir espri yapıyor herkes gülüyor falan:) Bu sarayı her gördüğümde içinde nasıl bir yaşantıları olduğunu merak etmişimdir...















Bu seferki gidişimizi askerlerin nöbet değiştirme saatine denk getirdik ki seremoniyi izleyelim...Aklınızda bulunsun her gün sabah saat 11:00de askerlerin nöbet değişimi oluyor ama siz biraz daha erken gidin ki önlerde yer kapıp seremoniyi rahatça izleyin yoksa kalabalıktan pek bir şey göremeyebilirsiniz:) Peki şu kalabalıkta Gizzy ve annesini bulun bakalım?:)







 Ve bu kadar insanın meydana toplanma sebebi:)


Hyde Park

Londra'nın birbirinden güzel parklarından biri de Hyde Park...Özellikle parkın Park Lane tarafındaki çiçek bahçelerinde aklım kaldı...Bu parkları görünce insan neden bizim şehirlerimizde böyle yeşil alanlar yok diyor ister istemez...Günün her saati parkta koşan yürüyen spor yapan insanları görmek mümkün...Onun dışında sadece kafa dinlemeye gelenler de var...Ankara'da böyle bir park olacak ben her haftasonu oraya giderdim heralde ama ne yazık ki bizim ülkemizde park yerine yüksek gri binalar daha değerli...